" Hala gidişinin ertesinde yüreğim"

 

GÖÇMEN KUŞUM MURAT'IM

Sen bir can,
Sen bir hayattın.
Sen farklı bir beden,
Sen farklı bir ruhtun...
Sevdin, sevildin,
Küçükle küçük,
Büyükle büyük oldum.
Çünkü sen çok farklıydın...
Göçtün gittin diyarına,
Öyle güzelliklere vesile oldun ki,
Bir eser bıraktın bu dünyaya,
Canım benim, göçmen kuşum.

Abdülkadir USTA

 

                                "Ey kardeşim, sana yaptığım tavsiyeyi aklında tut,

                                 kaybolmamasına dikkat et.

                                Ölümü özüne sevdir, nasıl olsa gelecektir."
                                                                    Hz. Ebubekir

 

 

ANNE ÜŞÜYORUM
 

Anne bak üşüyorum
Isınmak istiyorum
Kucağın nerde anne
Şefkatin nerde
Hayır şeker, karamela istemiyorum
Çizgi film oyuncak istemiyorum
Anne sana geliyorum
Fakat ellerim bom boş
Gözlerin ölmüş
Fakat sen kimsin
Anne sen nerdesin
Soruyorum bak anne
Korkuyorum bak anne üşüyorum
Bu yaldızlar bu yapma kuşlar
Bu yalancı memeler
Bu naylon bebekler
Düşümde bir dal görüyorum
Üstünde çiçekler
Anne bak ölüyorum
Anne sana geliyorum

 

                                                 MATEM İNSANIN KENDİNE AKITTIĞI GÖZYAŞIDIR


           İnsanlar büyük acılara, büyük yalnızlıklara düşse de, bir ışık var. Giden çok sevdiğimiz, canımız, ciğerimiz, bir parçamız; ama gittiği yerde mutludur,günahsızdır, bize duacıdır. Bunca günah çukuru içinde saf, temiz melekler öpmüştür alnından, kanatlanıp gitmiştir. Bize düşen dua etmektir, hiç beklemediğimiz bir anda sevdiklerimiz bir bir elimizden alındığında bile tutunacağımız, bize sabrı tavsiye eden, inandığımız o yüce varlık, sevdiklerimizi elimizden alarak aslında bize kötülük etmiyor. Allah'tan geldik dönüş yine onadır. Ben Murat’ımın olduğu yeri öğrendiğimde ben ona öyle bakamazdım demiştim.
Aslında ateş düştüğü yeri yakar, yaşadığımız acı bizim acımızdır. Acılarımız hep taze, hep aynı sıcaklıkta olsa bile  acılarımızla beraber yaşamak zorundayız. Geride kalanlar için direnmeliyiz, güçlü olmalıyız. Bizim de ayrılacağımız vakte kadar, insanlara, sürekli güzellikleri, doğrulukları iyilikleri sunmalıyız.

           Saçlarını okşadığım gül yüzlü yavrum yok ama saçları okşanacak binlerce çocuk var.Bu sözler, hala yüreğimizin titreyişine tercüman olmasa da bitmez, tükenmez acılarımızdan sıyrılıp insanlara sevgiyi, şefkati, merhameti ulaştırmalıyız. Acılı bir yürek olarak  acılı yüreklerin yanında, acılı yüreklerle birlikte dimdik ayakta durmalıyız. Ve  bu yaşam denizinde öyle güzel sevda dalgaları oluşturmalıyız ki sürekli bu denizlerde dolaşan bir huzur, bir sükun oluşturacak limanlara gidebilmeliyiz.
Hayat, acılarıyla mutluluklarıyla adeta iç içedir. Bu kitabı okuyan, siz okuyucuların çoğunun, sevdiklerini kaybedenlerin var olduğunu bilmek zor değildir, kimimiz annemizi kimimiz babamızı, eşimizi kimimiz çok sevdiğimiz yavrumuzu kaybettik, ayrılıklar yaşanmakta bunu bilmeli ve şöyle düşünmeliyiz: Rabbimiz, sevdiğini katına aldı, kendimizi güçsüz, savunmasız, bir başımıza zannettiğimizde kendimizi güçlü kılmanın, direnmenin, ayakta durmanın yollarını aramalıyız, çabucak pes etmemeliyiz.

          Matem insanın kendisine akıttığı gözyaşıdır, kendine giydiği karadır, ölüm suyun akıcılığından daha gerçek, yarının olacağından daha şüphesiz iken insan alışamaz ölüme, ölüm hep şaşırtıcı ve korkunçtur, yerkürenin hep döndüğü, haftaların hep yedi gün olduğu, gelinciklerin hep baharda açtığı gibi hep ölümü yaşar insan, hep doğar tanışır ve hep ölür sonunda, ölüm bu kadar doğal, bu kadar  gündemdeyken insan alışamaz ölüme, oysa yedi bin  yıldır ölüme alışmalıydı ve alıştırmalıydı kendini, kendi ölümüne.

   Matemler alışılmamış ölümlerin süsüdür, matem, ölüye değildir doğrusu, insanın kendi aczine, kendi yoksulluğunadır, ölü duyabilseydi eğer matemden iğrenirdi, belki de matem ölünün değil, ölü sahibinin serinliğidir. Matem, ölümün karın ağrıtan, hıçkırtan  esrarının  dağıtıcısıdır ve matem fantezidir, ölümün fantezisi, maskeli balolar, veda kokteylleri, mangal partileri gibi şık ve eğlencelidir, matemler, tatlı ölümlerin üzerine örtülen acıklı örtülerdir, insan ölümü düşünmeli ve ölünün ardından matem tutmamalıdır, kalanlara ölüm bir ders olmalı, ölene değil kendine göz yaşı dökmelidir, gözyaşlarıyla ağlanacak olan ölüm değil hayattır, yaşarken büyük çile çekmişse ölüm rahatlıktır.
 

Yine sonbahar
Yine yağmurlu akşamlar
Yine bomboş ıslak sokaklar
Yalnızlık şimdi kollarımda
Yoksun sen...